top of page

Cezalandırıcılık Şeması

Şema Nedir?


Beynimiz gördüğümüz, öğrendiğimiz her şeyi anlamlandırmayı ve kategorize etmeye programlıdır. Bir nevi sürekli kalıp halinde cevaplar arar. Şemalar, erken dönem yaşantımızda bize ailemiz ile başlayan ve hayatımız boyunca döngüsel halde karşımıza çıkan kalıplardır. Aslında beynimizin bulduğu sonuçları, bir yapbozun eksik parçası olarak da tanımlanabilir.

Yapı taşı ise ailemizdir çünkü şemalarımız çoğunlukla ailemizle uyumlanabilmemiz için gelişir. Bu sıralamayı daha sonra akranlarımız, öğretmenlerimiz ve patronlarımız takip eder. Şema terapide 5 tane şema alanı ve 18 tane şema bulunmaktadır.

Şemanın varlığı bir şekilde erken dönemde zarar gördüğümüze ve yetişkinlikte de zarar göreceğimiz olay ve kişilere çekileceğimizi işaret eder. Peki bize zarar veren şemaları dönüştüremez miyiz?

Şemalardan vazgeçilmesi zordur çünkü bize ne kadar acı verse de tanıdık olanda kalmak isteriz. Bu sebeple, ilk adım şemalarımızı tanımak ve uzun vadede üzerimizdeki olumsuz etkilerini fark etmekten geçer. Bu yazıda, yol gösterici olabilmesi adına üzerine genellikle az yazılan cezalandırıcılık şeması detaylandırılacaktır.


Şema Alanları Nelerdir?

Şemaları anlayabilmek için önce şema alanlarını tanımamız gerekir. Her çocuğun karşılanmayı bekleyen temel ihtiyaçları vardır. Şemalar çocuklukta var olan ihtiyaçların karşılanmaması veya da aşırı karşılanmış olmasından ortaya çıkar. Bu ihtiyaçların karşılanmadığı yerde hayal kırıklığı başlar. Hayal kırıklığının oluşturdukları kümelenmelere ise şema alanları denir.

  • Ayrılma ve Dışlanma

  • Zedelenmiş Özerklik

  • Zedelenmiş Sınırlar

  • Başkaları Yönelimlilik

  • Aşırı Duyarlılık ve Baskılama

Cezalandırıcılık şeması “Aşırı Duyarlılık ve Baskılama” alanındadır. Bu şema alanının en temel özelliği duyguların bastırılması ve kişinin sürekli kendisini denetleme ihtiyacı duymasıdır. Bu şemaya sahip kişilerin baskıcı ve katı bir ailede büyümüş olma olasılığı yüksektir. Duygularını ifade ettikleri için cezalandırılmışlardır.


Cezalandırıcılık Şeması Nedir?

Cezalandırıcılık şemasına sahip kişiler, bir hata karşısında hem kendisinin hem de karşısındakinin cezalandırılması gerektiğine inanırlar.

Şemalar sürekli aktif halde değillerdir. Önce şemaları tetikleyecek bir durum/olayın yaşanması gerekir. Cezalandırıcılık şemasına sahip kişiler kendi standartlarını, isteklerini, kurallarını veya beklentilerini karşılamayan bir durum/olayla karşılaştıklarında tetiklenmiş olurlar. Akabindeyse hem kendilerine hem de diğerlerine karşı daha agresif, tahammülsüz, acımasız ve cezalandırıcı davranırlar. İnsanların kusurlu olabileceğini kabul etmezler. Empati yapmada ve bir hatanın arka planındaki hafifletici sebepleri değerlendirmekte ve affetmekte güçlük çekerler.


Eğer aşağıdaki diyaloglar size tanıdık geliyorsa (sizden veya yakınınızdan) bu cezalandırıcı şema hayatınızda demektir.

  • “Yapmasaymış.”

  • “Daha dikkatli davransaymış.”

  • “Ona iyi olmuş.”

  • “Hak etmiş.”

  • “Eee, böyle olacağı belliydi.”

  • “Bana böyle yapmayacaktı.”

  • “Öyle yaparsan tabii ki böyle olur.”

Ayrıca, sessiz kalmak, öfkeli davranmak, kendini karşı taraftan mahrum bırakmak, karşı tarafı suçlayıcı bir tutuma sahip olmak da bu şemanın göstergelerindedir. Kendini cezalandırmaya örnek olarak ise; kendine zarar vermek, yemek yemekten ve/veya uyumak gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakmak, ona iyi gelecek şeyleri yapmaktan (örn: arkadaşlarıyla buluşmak) kaçınmak verilebilir.

Cezalandırıcılık Şemasının Kökeni


Bu şemanın nasıl geliştiği araştırıldığında; ebeveynlerden birinin ya da ikisinin de bu şemaya sahip olma olasılıklarının yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca araştırmalar, mükemmelliyetçi, aşırı eleştirel ebeveynlere sahip, sözel ve/veya fiziksel şiddete maruz kalan çocukların bu şemaya olan yatkınlıklarını arttırdığına işaret etmektedir.


Siyah ya da beyaz düşünme tarzına sahip ebeveynlerle büyümüş çocukların da cezalandırıcılık şemasına sahip olma olasılıklarının yüksek olduğu düşünülmektedir. Bu tarz düşünme stiline sahip ebeveynlerin gri alanları hiç yoktur. Doğru ve yanlışları oldukça katıdır ve dolayısıyla da esneklik payları yoktur. Sürekli “Şöyle davranmalısın, böyle yapmamalısın, bu yanlış, yaptığın doğru değil” cümleleriyle büyüyen çocukların hata yapmak için alanı kalmaz. Hata yapmak bir lüks haline gelir. Böyle büyüyen bir çocuğun dünyasında ceza almak normalize edilir ve cezalandırıcılık o çocuğun kendi hakikatine dönüşür.


Cezalandırıcılık Şemasıyla İşlevsel Olmayan Başa Çıkma Yolları


Bu şema aslında bencil olmamak, adil davranmak, başkalarını da düşünmek için gelişen evrimsel bir tepkimedir. Kişi hata karşısında bünyesel anlamda çok fazla enerji üretmeye başlar ve öfkeyle cezalandırma bunun hemen akabinde kendini gösterir. Hata yapmak demek belli bir rutinin içindeyken aniden ortaya çıkan bir sapma demektir.


Dolayısıyla bunu yaşamsal bir tehdit olarak algılarlar ve canları çok yanar. Sonrasında ise; işlevsel olmayan bazı başa çıkma reaksiyonları gösterirler. Bazısı var olan hatanın tehditiyle başa çıkamayacağını düşünüp ona teslim olur ve depresyona girebilir. Bazısı kendine veya başkasına öfkelenir ve cezalandırır. Bazısı da hayatında spontaneliğe, içinden geldiği gibi davranmaya izin vermeyerek sürekli kendini denetim altında tutar ki hayatında hiç hataya yer olmasın. Bu süreçte kaygı da kendini gösterebilir.


Cezalandırıcılık Şeması ve Stres İlişkisi


Bu şemaya sahip kişilerde uzun süreli yüksek seviyede kaygı, öfke ve utanç duyguları ön plana çıkar. Bu kadar yüksek ve yoğunlukta olan duygular stres tepkisini de sürekli aktive eder.

Bu da stresi düzenleyen kortizol hormonunun sürekli olarak devrede olması demektir. Cezalandırıcılık şemasına sahip kişilerin kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, sindirim problemleri ve otoimmün gibi rahatsızlıklarında artış görüldüğü gözlemlenmektedir.


Cezalandırıcılık Şeması ve İlişkiler


Cezalandırıcılık şemasına sahip olmak ilişkisel boyutta da problemlere sebep olabilir. İnsan doğasının kusuru ve hatayı da barındırdığını kabul etmeyen ve sürekli sert bir iç eleştirmene sahip olan bu kişiler ilişkilerinde de yargılayıcı ve eleştirel bulunabilir. Kendilerinde veya bir başkalarındaki hata ve kusurlara odaklanmak anı yaşamalarına, eğlenmelerine, rahatlamalarına ve canlı hissetmelerine olanak tanımaz. Bu durum ilişkilerine zarar verdiğinde kendilerini yalnız, terk edilmiş ve kopuk hissedebilirler.


Cezalandırıcılık Şemasını İyileştirmek


Şemayı iyileştirme sürecinde ilk etapta bu şemaya sahip olup olmadığınıza dair bilgi edinmek gerekir. Bu noktada, “Hayatı Yeniden Keşfedin” kitabı çok önemli bir rehberdir. Fakat bu kitapta şemalardan sadece 11 tanesi detaylı olarak anlatılmıştır. Bu noktada, psikoterapi sürecinden destek alınması önemlidir.


Detaylı bakıldığında, bu şemaya sahip kişiler aslında önce kendilerini cezalandırıp sonra karşısındakilerin hatalarına tahammül edemez hale gelirler. Bunun sebebi, tetiklendiklerinde önce kendilerini mahrum bırakılmış, değersiz ve güvensiz hisseder ve sonrasında da karşı tarafa öfkelenirler. Böylelikle de hem kendilerine hem de karşısındakine ceza kesmiş olurlar. Cezanın büyüğü ise kendilerine kestikleridir. İşte bu sebeple, şemanın iyileştirilmesi için kar-zarar analizini yapmak ve ne kısa ne de uzun vadede bu şemanın iyi gelmediğini fark etmek önemli yer tutar.


Ek olarak, bu şemaya sahip kişilerin kendilerini tetikleyen bir olay/durumla karşılaştıklarında arka plandaki hafifletici sebepleri görmeye çalışmaları durumu yeniden çerçevelemelerine olanak tanıyacaktır. Örneğin, hatalı sollama yapan bir kişiyi görüp buna odaklanmak yerine bu kişinin bir hastasının olabileceğini düşünmek gibi.


Son olarak, psikoterapi sürecinde cezalandırıcılık şemasıyla çalışıldığında, danışanların ihtiyaçlarını sağlıklı yollardan karşılaması, daha yapıcı, aşırı eleştiriden kaçınan sağlıklı yetişkin modlarının güçlendirilmesi hedeflenir. Ayrıca, psikoterapide öz-şefkat çalışmaları da oldukça büyük önem taşır çünkü cezalandırıcılık şemasında öz-şefkate yer yoktur.


Alara Candan Yağcı.


11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page