Size sunduğum iki senaryo da “Cehennemden Geri Bildirim Döngüsü” olarak adlandırılıyor. (Öfke Senaryosu ve Endişe Senaryosu) Gelin birlikte bu döngüye ve sosyal medyanın sahte kusursuzluk dünyasıyla bağına bakalım!
Mark Manson, yaşadığımız dünyanın toplumunda kusursuzluk fikrinin bir psikolojik salgın niteliğinde olduğunu savunuyor ki kesinlikle çağımızın temel problemlerinden biri bu.
İşte bu yüzden neyi neden düşündüğümüze dair bile düşündüğümüzde kendimizi yargılar hale gelip gerçekte bizi neyin öfkelendirdiği veya endişelendirdiği konusundan uzaklaşmış oluyoruz.
Aralarda düştüğümüzde veya sendelediğimizde bunu hayatın bir parçası, insan olmanın bir parçası olarak kabul etmek yerine “Yine beceremedim, yine hedefime ulaşamadım” olgusuna yani kusursuzluk olgusuna odaklı yaşıyoruz.
Bu kusursuzluk olgusu nasıl mı aşılandı?
Sosyal medyada hep en mutlu anlarımız var. Arkadaşınız çok mutlu bir poz paylaşmış, ağzı kulaklarında, bir doğum günü kutlamasın paylaşmış diyelim. Arkadaşınıza detayları sorduğunuzda bir öğreniyorsunuz ki meğerse trafikte kalmışlar, geç kalanlar olmuş, biri arkadaşınızı feci halde sinirlendirmiş, gece zehir olmuş. Ama arkadaşınız “Ayy durun Instagram’a fotoğraf koymam lazım, herkes poz versin” dediği için siz onun ne kadar mutlu olduğunu sanmışsınız...
Şimdi arkadaşınızın mutluluğu mutluluğunuz olabilir ama resmi biraz büyütelim ve tüm dünya paylaşımlarına gidelim. Sosyal medyada herkes mutlu, herkes kusursuz, herkes oraya gitmiş buraya gitmiş, tepeden çekmiş aşağıdan çekmiş, en kusursuz manzarayı onlar çekmiş.
Peki ya tam o sırada telefona bakarken sendelediğiniz bir hadise yaşıyorsanız, kendinizi yalnız hissedersiniz değil mi?
Yani sosyal medyada dikkat edilmesi gereken bir sahne önü bir de kulis var!
Aynı zamanda da kusursuzluk algısıyla insanı insan yapan olgulardan uzaklaştırmaya çalıştıkça daha da büyük bir kısır döngünün içine düştüğünüzü unutmayın. İşte bu yüzden bence bu döngüye “Cehennemden Geri Bildirim Döngüsü” denmiş.
Alara Candan Yağcı