"Karımın eve geç gelmesi beni sinirlendirdi" yerine "Karımın eve geç gelmesine kendimi sinirlendirdim" (Ben Değeri Tiryakiliği, s.108)
Şimdi ise; gelin birlikte bu cümlelerin analizini yapalım. Bu iki cümle arasında sadece eşler arası iletişim açısından değil, kendimize "kendimizin" yaptıklarını görebilmek açısından da çok fark var. Hepimiz pek çok hadise yaşıyoruz. Hayatın kendisi bu... Peki verdiğimiz tepkiler aynı mı?
Vücudumuzdaki yaralarımızın iyileşmesi bile aynı süreyi tutmazken ruhumuzdaki izlerin aynı süre zarfında aynı tepkilerle geçmesi mümkün müdür? Tabiki hayır...
Olaylardan ziyade aslında olaylara verdiğimiz tepkiler, olayları yorumlayış şeklimiz kendimizin kendimize nasıl davrandığımızı ortaya koyar. Acımasız mı? Suçlayıcı mı? Adaletsiz mi? Naif mi? Sevgi dolu mu?
Siz kendinize nasıl davranıyorsunuz?
"Karımın eve geç gelmesine kendimi sinirlendirdim". Kendinizi sinirlendirdiğiniz başka hangi konular var? Bunları bir havuzda toplasak ve siz kuşbakışıyla onlara baksanız sizi sinirlendirmeye değecekler mi?
Bu yazılanlar demek değil ki hiçbir olay sizi öfkelendirmemeli, üzmemeli. Olayları yorumlayışımız bizim elimizde tabiki, fakat bu olayın kendisinin canınızın sıktığı, acıttığı, sizi üzdüğü gerçeğini değiştirmez. Çok ince bir çizgi bu. Yoksa her yaşadığınız olay karşısında üzüldüğünüz için bile kendinizi suçlar hale gelirsiniz. Hayır, evrensel duygular vardır. Sağlıklı öfke denen bir kavram vardır. Kendinize yüklenmemeniz bu yazının amacı unutmayın. Kullandığınız bir cümleyi değiştirmek bile ruhunuzda ferahlık yaratıyorsa onun peşinden gidin!
Alara Candan Yağcı
Comentários